Müslüman'ın Diyeti

Ya Rabbi! Bu yemeği sadece senin daha iyi bir kulun olmak

un olmak için ve hem kendimi, hem de tüm insanlığı yüceltmek için yiyorum” diyerek yemeli diyor.

Ev yapımı turşular
Tablo 6: Hangi Mevsimde Hangi Sebze Yenmeli?

Mevsim Ay Sofrada
İlkbahar

Mart

Bakla, Brokoli, Pancar, Turp, Kuşkonmaz, Marul,

İlkbahar

Nisan

Bezelye, Havuç, Kuşkonmaz, Marul, Yeşil Soğan, Yemlik, Yarpuz, Güveylik,

İlkbahar

Mayıs

Taze Barbunya, Havuç, Marul, Bezelye, Yeşil Soğan, Yemlik, Yarpuz, Güveylik,

Yaz

Haziran

Biber, Domates, Enginar, Bezelye, Börülce, Yemlik, Yarpuz, Güveylik, Asma yaprağı

Yaz

Temmuz

Taze Fasulye, Taze Sarımsak, Biber, Domates, Enginar, Patlıcan, Nane, Maydanoz, Kabak, Asma yaprağı

Yaz

Ağustos

Bamya, Taze Fasulye, Taze Sarımsak, Biber, Domates, Salatalık, Enginar, Patlıcan, Kabak,

Sonbahar

Eylül

Bamya, Biber, Domates, Enginar, Patlıcan, Taze Fasulye, Roka, Kabak,

Sonbahar

Ekim

Karnı Bahar, Pırasa, Roka, Taze Fasulye,

Sonbahar

Kasım

Lahana, Roka, Nane, Maydanoz,

Kış

Aralık

Lahana, Pırasa, Kereviz, Maydanoz,

Kış

Ocak

Karnabahar, Lahana, Pırasa, Kereviz, Marul,

Kış

Şubat

Pazı, Turp, Ispanak, Brokoli, Kereviz, Marul

Aç iken 2 bardak oda ısısında su, birkaç bardak yeşil çay, bir tatlı kaşığı kara kovan balı yahut geleneksel köy pekmezi, bir yumurta, bir veya yarım bardak süt, bir dilim peynir, 5-7 hurma, 5-7 adet üzerine çeşitli baharat ve sızma zeytinyağı eklenmiş zeytin, bir-iki küçük dilim (katkı içermeyen ekşi maya, tam buğday unu, su ve tuzdan yapılmış) ekmek olabilir.

buyurdular. Adam, ‘Yiyemiyorum!’ dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam, ‘Yiyemez ol! Onu böyle demeye kibri sevk etti!’ buyurdular. Adam bundan sonra elini ağzına kaldıramadı.”33 Sol elle yemek basit bir mesele olsaydı Hz. Peygamber’in bu denli sert bir çıkış yapması, dahası beddua etmesi söz konusu olur muydu? Birçok âlim sol elle yemeyi şeytan ve kâfirlere benzeme olarak görmekteler, İbn-i Arabî ise sol elle yemenin haram olduğu görüşünde.

Rasülullah (s.a.v.) buyurdular ki: ‘Sizden kimse sakın sol eliyle yiyip içmesin. Çünkü şeytan soluyla yer içer.’”32
Görüleceği üzere Hz. Peygamber, sol elle yemeyi kesin bir dille yasaklamakta ve sağ elle yenilmesini emretmektedir. Ayrıca başka Hadis-i Şeriflerde sol eliyle yiyenlere ‘yemez ol’ denilerek beddua edildiği görülür. İşte o

‘Sofra bezi’ denilen örtü yere serilir, üzerine ‘sofra altı’ denilen kasnak veya dört ayaklı ve açılıp kapanabilen altlık kurulur. Sofra bezi veya sofra altlığının üstüne sini konulur. Bağdaş kurularak veya diz çökülerek oturulur sofraya. Bu şekilde oturulduğunda mide katlandığından sofradan daha az yiyerek kalkılır. Oysa masada veya ayakta yemek, doyma hissini azaltacaktır.

Mide vücudun sarnıcıdır ve damarlar onun içine dalarlar. Eğer mide sıhhatli ise damarlar da sıhhatlidirler. Eğer mide kötü durumda ise o zaman hastalanırlar.”20 Bir başka rivayette ise “Mide hastalıkların evidir. Tedavinin özü ise perhizdir”21 buyurmaktadır. O, insanın en kötü zaaflarından birinin midesi olduğunu ifade eder.

1950 sonrasında geliştirilen antibiyotikler, insanların dışında hayvanlar ve bitkilerde de sorumsuzca kullanılıyor. Dünyadaki antibiyotik tüketiminin üçte ikisinden fazlası bitkiler ve hayvanlarda kullanılıyor. Bunlardan habersiz insanlar bu gıdaları tüketerek ciddi bir risk alıyorlar. Basit hastalıkları bile kimyasal ilaçla tedavi etmeye alıştırılan günümüz insanlığı, DSÖ Başkanı’nın da ifade ettiği gibi sıradan hastalıklarla bile mücadele edemeyebilir. Kırmızı ve beyaz etlerin, GDO’lu ve HİBRİT tohumlardan elde edilen gıdaların, yakın gelecekte ölümcül sonuçlar doğuracağından artık kimse kuşku duymuyor. Bilgeliğin kaybedildiği, Nebevi tüketim biçiminden uzaklaşıldığı ve İslam’ın ‘helal ve temiz’ gıda vurgusunun önemsenmediği çağımızda, bütün insanlık Hz. Peygamber’in ölçülerine her zamankinden daha fazla muhtaç.

düşünen Dr! Knock, sağlıklı insanları muayenehanesine çekmenin yolunu arar. Doktor, –tıpkı kuş gribi yalanında olduğu gibi– köy öğretmeninin de yardımıyla köylüleri toplar ve onlara şu büyük yalanı söyler: “Haberiniz olsun, diğer köylerde hızla yayılmakta olan salgın bir hastalık var!” Çok geçmeden köylüler, kurnaz doktorun odasının önünde kuyruk oluştururlar. Herkes ikna olmuş ve köy bir hastaneye dönüşmüştür artık. Sonrası hem doktor hem de eczacı için güzel ve kazançlı günler demektir.
Bu ihtiraslı ve hilebaz doktorun hayata geçirdiği ‘sağlıklı insanlardan hasta yaratma’ denemesi, sonrasında batılı ilaç endüstrisinin en önemli pazarlama silahına dönüşür. Artık her gencin yaşadığı ergenlik, her kadının fıtrî özelliği olan adet dönemi ve menopoz bile, ilaç şirketlerince hastalık olarak gösterilip, doktorlarca reçetelendirilmeye çalışılır. Açılan bu yoldan ilerleyen şirketler hastalık için ilaç değil, ilaç için hastalık üretmede birbiri ile yarışmaya başlar.