bookmate game
tr
Defterler

josé Saramago-Defterler

Obavijesti me kada knjiga bude uvrštena
Da biste čitali ovu knjigu u Bookmate učitajte datoteku EPUB ili FB2. Kako mogu učitati knjigu?
  • Misir Məmmədlije citiraoprije 8 godina
    Bu son defterinde Afrika'da ölümün kara ama öldüren silahların beyaz olduğunu söylüyor; belki açlıktan ölüm de beyazdır, kim bilir, ölenlerin olduğu yere gitmezsek, öldürenleri veya öldürmeyi emredenleri görmeyiz, kurt bütün kuzuları yerken biz yerel tartışmalarımıza dolaşır kalırız. Ve Tanrı, dinler, o son derece İnsanî icatlar, ateistliğini itiraf etmiş olan, agnostik olmayı orta yolcu partiden olmayla bir sayan, bir var olma ve olmama hali olarak gören Saramago'nun girdiği başka bir konu ve kendi militan ateistliğinden büyük tektanrıcı dinlere bir üçüncü Tanrı icat etmelerini öneriyor; ne Hıristiyanlıktan olsun ne İslamiyetten; herkesin tapınabileceği bir ekümenik* Tanrı olsun, böylece din savaşları sona ersin ve ailelerinin başkaları onları eğitsin ve şehit olsunlar diye teslim ettikleri o kara giysili çocukların korkunç görevi sona ersin diye. Bu Yemen'de oluyor ve çocuklar bizim çocuklarımız gibi, aynı şekilde bakıyorlar, yokuş aşağı salıp oynayacakları bilyeli bir oyuncak arabaları olsun istiyorlar. Belki yarın onlardan biri Tanrı adına öldürürken ölecek, ama Saramago mezar taşım yazmak için orada olmayacak, ne adı, ne gözlerinin rengi bize ulaşmayacak olan çocuğunkini değil, bizi düşünmeye sevk eden, bizi yücelten ve belki zorlamalara hayır demek için bizi özgürleştiren akıl yerine içgüdüleri kışkırtan kiliselerin mezar taşını. "Hayır", birkaç satır sonra bize eşlik edecek olan yazarın yeğlediği kelime, biraz sabredin.
  • Misir Məmmədlije citiraoprije 8 godina
    Ütopyaların da başına geldiği ve gelmeye devam edeceği gibi, umut, zamanlar boyu, hep kuşkucuların düşlediği bir tür cennet oldu. Sadece kuşkucuların da değil. Ateşli müminler, ayinlere ve komünyonlara devam edenler, şu başlarının üstünde Tanrı'nın kendilerini yağmurdan ve güneşten koruyan merhametli elini taşıdıklarına inananlar, öteki dünya için vaat ettiği nimetlerin hiç değilse küçük bir kısmını bu dünyada vermesini dilemeyi unutmazlar. O yüzden, gezegenin eşitliksiz mal dağıtımında kendine düşenle, özellikle maddi olanlarla tatmin olmayan kişi, şeytanın her zaman kapının ardında olmadığına ve zenginliğin bir gün, çok da gecikmeden, pencereden içeri gireceği umuduna sarılır. Her şeyini kaybeden, ama en azından kederli yaşamını koruma şansına sahip olan kişi, yarının bugünkü kadar talihsiz olmamasını ummak gibi son derece insani bir hakkın yardımına koşacağını düşünür. Bu dünyada adalet olduğunu varsayarak, tabii
  • Misir Məmmədlije citiraoprije 8 godina
    Basit adalet (mahkemelerinki değil, insanlar arası ilişkilerde hâkim olması gereken o temel saygının adaleti) her şeyi yerli yerine koyma işini üstlenirdi. Eskiden, sadaka verilmeyen dilenciye, ikiyüzlülükle eklenerek, "sabretmesi" söylenirdi. Sanırım, aslında, birine umut etmesini tavsiye etmenin sabretmesini söylemekten pek farkı yok. Koltuklarına yeni kurulmuş politikacıların sabırsızlığın devrim karşıtı olduğunu söylediklerini duymak pek sık karşılaşılan bir durumdur. Belki öyledir, muhtemelen, ama ben daha çok, aksine, birçok devrimin fazla sabır yüzünden kaybedildiğini düşünüyorum. Gerçekten de, umuda hiç karşı değilim, ama sabırsızlığı tercih ediyorum. Bizim umutla beslenmemizi tercih edenlerin bir şeyler öğrenmesi için sabırsızlığın dünyada dikkat çekmesi zamanı geldi. Ütopyalarla beslenmemizi tercih edenler için de aynısı...
  • Misir Məmmədlije citiraoprije 8 godina
    Yerler hakkında bildiğimiz, oluşturdukları uzamda onlara belli bir süre içinde tesadüf ediyor olduğumuzdur. Yer oradadır, kişi ortaya çıkar, sonra kişi gider, yer orada olmaya devam eder, yer kişiyi oluşturur, kişi yeri dönüştürür.
  • Misir Məmmədlije citiraoprije 8 godina
    Fiziksel olarak bir yer kaplarız, ancak duygusal olarak bir hafızada yer ediniriz. Bir mekân ve zamanın hafızası, içinde yaşadığımız, iki deniz arasındaki bir ada gibi: Birine geçmiş diyoruz, diğerine de gelecek. Rotalarının anılarım alıkoymuş olan kişisel hafıza sayesinde yakın geçmişin denizinde dolaşabiliriz, ancak uzak geçmişin denizinde dolaşmak için zamanda birikmiş anıları kullanmamız gerekir; sürekli dönüşüm içinde olan, zamanın kendisi kadar kaçamaklı bir uzamın anıları.
  • Misir Məmmədlije citiraoprije 8 godina
    Büyük emek isteyen yapıtlara ilham kaynağı olan gündelik yazıdır, tersi değildir.
  • Misir Məmmədlije citiraoprije 8 godina
    Bir keresinde Saramago'nun din karşıtı müdahalelerinden birinin kışkırtmasıyla Marx'ın din halkların afyonudur şeklindeki ünlü görüşü üzerine kafa yormuştum. Gerçekten bütün dinler her zaman "uyuşturucu etkisi" yaparlar mı? Saramago'nun dinlerin çatışmaların kışkırtıcı nedeni olduğunu söylediği birden fazla çıkışı olmuştur: "Dinlerin istisnasız hiçbiri insanları yaklaştırmaya ve barıştırmaya yaramayacaktır; tam tersine ağza alınamayacak acıların, kıyımların, insanın sefil tarihinin en karanlık başlıklarından birini oluşturan fiziksel ve ruhsal şiddetin nedeni olmuştur ve olmayı sürdürmektedir." (La Repubblica, 20 Eylül 2001)
    Saramago bir başka yazısını "Hepimiz ateist olsak daha huzurlu bir toplumda yaşardık" cümlesiyle sonlandırmıştı. Haklı olup olmadığından emin değilim ve sanırım Papa Ratzinger Spe Salvi başlıklı mektubunda dolaylı olarak ona yanıt vererek; 19. ve 20. yüzyıl ateizminin dünyanın ve evrensel tarihin adaletsizliklerine karşı protesto olarak sunulmasına karşın "adaletin en ciddi şiddet ve kıyımının bu takdimin ardından ortaya çıktığını" ifade etmiştir.
    Ratzinger belki Tanrısız Lenin ve Stalin'i geçiriyordu aklından ama Nazi bayrakları üzerinde "Gott mit uns" (Tanrı Bizimledir) yazdığını; askeri papaz alaylarının faşist flamaları kutsadıklarını; dinsel ilkelerden esinlenen ve Kral İsa'nın Savaşçılarınca desteklenen Francisco Franco'nun ciddi bir kıyıma olduğunu (hasımların kıyımları bir yana, başlatan hep kendisi olmuştur), bir de Dea Ragione (Tanrıça Mantık) yaratarak cumhuriyetçilere saldıran Vendee isyancılarının gayet dini bütün insanlar olduklarını, Katoliklerin ve Protestanların birbirlerini şenlikli biçimde daima katlettiklerini, hem Flaçlıların hem onların düşmanı olanların ana gerekçelerinin din olduğunu; Roma dinini korumak için Hıristiyanların aslanlara parçalattırıldığını; dinsel nedenler yüzünden pek çok kıyım ateşi yakıldığını; İkiz Kuleler'e saldıran radikal Müslümanların, Buda heykellerini bombalayan Taliban ve Osama'nın da pek dindar olduklarını, onların dinsel nedenlerle Hindistan ve Pakistan'a kafa tuttuklarını ve Bush'un Irak'ı işgal ederken "God Bless America"* deyişini unutuyor olmalı... Dinin kimi zamanlar halkların afyonu olmuş ya da olmakta olduğu görüşüne karşı benim içimden dinin halkların kokaini olduğunu söylemek geliyor. Samrım bu da Saramago'nun düşüncesidir ve bu tanımı -ve sorumluluğunu- ona armağan ediyorum.
  • Misir Məmmədlije citiraoprije 8 godina
    Ve Filistinlilerin bahtsızlıklarına öfkeli katılımı yüzünden -dengeli bir incelemenin gereğince-İsrail'in varoluş hakkını yadsıyan birileri olduğunu hatırlamayı unutarak İsrail hükümet politikasını eleştirdiği için antisemitizmle suçlanma riskini göze alan da mı o? Ama hiç kimse Saramago'nun İsrail derken, "hınçlı ve vahşi tanrı" Lahve'den söz ettiğini hesaba katmaz ve bu anlamda o antisemitist değildir; aynı bağlamda antiaryan ve elbette antihıristiyandır; öyle ki her bir dinin adı ne olursa olsun kendi Tanrısı ile o kişisel olarak hesaplaşmayı yeğler; Tanrı kavramı onu zaten hiddetlendiren bir kavramdır. Tanrı kavramının onu hiddetlendirmesi bunu kalkan olarak kullanan herkese karşı hiddet duymasını da açıklayan gerekçedir.
  • Misir Məmmədlije citiraoprije 8 godina
    Bu bir yaşam kitabı, bir hazine; sorun adalet değil, ister Guatemala'da, ister İspanya'da, ister Birleşik Devletler'de olsun, bütün dünyada adaleti idare eden yargıçlardır demek için kulağımıza fısıldayan bir Saramago.
fb2epub
Povucite i ispustite datoteke (ne više od 5 odjednom)